Hepinize kocaman merhaba nasılız bugün.
Eşim fuar için yurt dışına gittiğindenmidir yoksa şu ara fazla kahve tükettiğimdenmidir bilmem beni pek fazla uyku tutmuyor.
Kahve demişken beni sosyal medyadan takip edenler görmüşlerdir. hafta sonu NESCAFÉ’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve sosyal medya da #içtendısakahve olarak paylaştığım bir etkinliğe katıldım.
Etkinlik Point Hotel Barbaros’ da gerçekleşti. Konumuz tabi ki kahveydi…
Eşim fuar için yurt dışına gittiğindenmidir yoksa şu ara fazla kahve tükettiğimdenmidir bilmem beni pek fazla uyku tutmuyor.
Kahve demişken beni sosyal medyadan takip edenler görmüşlerdir. hafta sonu NESCAFÉ’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve sosyal medya da #içtendısakahve olarak paylaştığım bir etkinliğe katıldım.
Etkinlik Point Hotel Barbaros’ da gerçekleşti. Konumuz tabi ki kahveydi…
Ne derece kahve tutkunusunuz bilemiyorum ama ben özellikle Nescafe içmeden güne başlamıyorum desem yeridir. Hele size birazdan öyle bilgiler paylaşacağım ki içmekten kaçınan ve aklında türlü sorular olan sizler bile hemen gidip bir kahve yapıp içeceksiniz.
Nestlé Türkiye Beslenme ve Sağlık Müdürü Uzman Diyetisyen Ece Nevra DURUKAN, Uzman Diyetisyen İpek Ağaca ile Biyolog-Kozmetolog Pervin Bulgak’ın da katıldığı etkinlikte nescafenin aslında sadece kahve olarak tüketilmeyeceğini de anlattılar.
Öncelikle Nescafe nin nasıl hayatımıza girmiş hadi gelin onu öğrenelim..
Hazır kahvenin yaratıcısı NESCAFÉ®’nin Tarihçesi
1929'da Nestlé'nin Yönetim Kurulu Başkanı Louis Dapples
eski işvereni Banque Française et Italienne pour l’Amérique du Sud (Güney
Amerika için Fransız ve italyan Bankası) tarafından ilginç bir işle görevlendirildi.
Wall Street'in çöküşü ve kahve fiyatlarının dibe vurmasının sonucunda bankanın
Brezilya'daki depolarında yüklü miktarda satılmamış kahve bulunuyordu. Bu
stokların "çözünebilir kahve küpleri" haline getirilip tüketicilere
satılıp satılamayacağı konusunda Nestlé'ye danışıldı. Böylelikle NESCAFÉ®’nin
serüveni başlamış oldu. Kimyager Dr. Max Morgenthaler liderliğindeki Nestlé
Ar-GE ekibi kahvenin doğallığını koruyarak sadece su eklenmesiyle kaliteli bir
fincan kahve yapabilmenin yollarını aradı. Üç yıllık bir araştırma sonucunda
süt ve şeker ile karıştırılan kahve, “café au lait”, aromasını daha uzun süre
koruyabilmesi için toz haline dönüştürüldü. Ancak bu toz kolayca çözünmüyordu
ve süt ile şekerin dahil olması da üretim yönünden zorluklar oluşturuyordu.
Nestlé’nin İsviçre’nin Orbe şehrinde yer alan labarotuvarlarında tam 7 yıl
süren uzun araştırmalar sonunda cevabı buldular.
Ve
NESCAFÉ® doğdu…
Dr. Morgenthaler kahvenin tadının ve aromasının
tatlandırılmamış olanına göre tatlandırılmış sütlü kahvede daha iyi korunduğunu
gördü. Buna ek olarak yüksek sıcaklık ve basınca maruz kalan kahvenin daha uzun
süre dayandığını belirledi. Bunun üzerine Dr. Morgenthaler kahve aromasının
korunmasının sırrının yeterli karbonhidrata sahip çözünebilir bir kahve oluşturmakta
gizli olduğu sonucuna vardı. Bu yepyeni bir fikirdi ve daha önceki düşünce
sistemlerinin tam tersi yöndeydi. Bir yıl sonra bu özel tekniği kullanarak bunu
başarabilen bir toz geliştirdi ve bu tozu içilebilir, çözünebilir kahve
örnekleri olarak Nestlé Yönetim Kurulu ve teknik direktörlerine sundu. İki yıl
sonra, 1 Nisan 1938'de bu yeni ürüne
Nestlé ve Cafe kelimelerinin birleşmesinden oluşan NESCAFÉ® ismi verildi ve ilk
olarak İsviçre'de piyasaya sunuldu. Bu
yeni marka iki ay sonra Birleşik Krallıkta, 1939'da ise Birleşik Devletlerde
piyasaya sürüldü. NESCAFÉ® Nisan 1940'da dünya çapında 30 ülkeye yayılmıştı.
Nestlé’nin İsviçre'nin Orbe şehrinde bulunan fabrikasında NESCAFÉ® ‘yi
üretebilmek için geniş ölçekli bir kahve özütleme ve kahve çekirdeklerini
"spreyle kurutma" üretim hattı oluşturdu.
Savaş
zamanı NESCAFÉ®
NESCAFÉ® 'nin dünya çapındaki üretiminin dörtte üçünden
fazlası İkinci Dünya Savaşı süresince İsviçre, İngiltere ve ABD'de tüketildi.
Taze kahveden daha uzun olan raf ömrü popülerliğinin artmasına yardımcı oldu ve
satış hacmi ikiye katlandı. NESCAFÉ® 'nin üretiminin büyük bir kısmı ABD'li
askerlere erzak olarak sunuldu. Talebe
yetişebilmek adına 1943 yılında ABD'de iki fabrika kuruldu.
Yıl
2013… NESCAFÉ®
dünyadaki
75. Yılını kutluyor
NESCAFÉ®’nin
bugün 150’i aşkın ülkede farklı tatlara ve tercihlere uygun hazır kahve
çeşitleri saniyede 5.500 bardaktan fazla tüketiliyor. NESCAFÉ® kahve içeceği
kategorisine liderlik etmeyi sürdürdükçe gelecekte de büyüyeceğinin sinyallerini
veriyor.
NESCAFÉ® Uzmanlık/
Üretim / Doğallık
Kahve çekirdeği yaşamına kahve
ağacındaki bir çiçek olarak başlar. NESCAFÉ®’ye
mükemmel tadını veren dünyanın en kaliteli çekirdekleridir. Bu çekirdekler,
tropikal iklimde ve en verimli topraklarda özel olarak yetiştirilir. Kahve
bitkisi görünüm olarak defne ağacına benzer ve 6 yaşına geldiğinde ilk
meyvelerini verir.
Olgunlaştıkça kızaran meyveler
toplanarak kalitesi, rengi ve büyüklüğüne göre sınıflandırılıp güneşte kurumaya
bırakılır. Her meyvenin içinde iki adet çekirdek yer alır.
Kabuklarından ayrılan kahve
çekirdekleri işlenmeye hazır hale gelir. Kahve çekirdekleri kavrulduktan sonra
öğütülür ve taze öğütülmüş kahve dev boyutlardaki süzgeçli ibriklere konur.
Sıcak suyla pişirilir, kahvenin özü suya geçer, içindeki su buharlaştırılarak
saf kahve özü elde edilir.
Bu kahve özü iki yolla kurutulur.
Spreyleme (NESCAFÉ® Classic)ve
dondurularak (NESCAFÉ® Gold) kurutma
teknikleriyle kurutularak çözünebilir hazır kahve elde edilir. Bu işlemle suda
yüzde 100 çözünebilen kahveniz hazırdır.
Kahve çekirdekten bardağa uzanan
yolculuğunda, su dışında başka hiçbir maddeye temas etmeden işlemden geçirilir.
Bu şekilde tamamen doğal, antioksidan aktivitesi zengin hazır kahve elde
edilir.
NESCAFÉ®’nin mükemmel tadına ve
aromasına her fincanda her zaman ulaşabilmeyi, ilk defa 75 yıl önce Nestlé
tarafından geliştirilen bu teknolojiye borçluyuz. Nestlé’nin yaptığı AR-GE
yatırımlarıyla yenilediği bu teknoloji sayesinde kahve çekirdeklerinin
kavrulurken ve öğütülürken havaya yayılan kokusu (aroması) bir kahve
kavanozunun içine sığdırılabilmekte ve kavanoz her açıldığında aynı koku
duyulabilmektedir.
Sohbetimizde Nestlé Türkiye Beslenme ve Sağlık Müdürü Uzman Diyetisyen Ece Nevra DURUKAN “Kahveyi Keşfedin” sunumuyla kahve ve tarihçesini anlattı bizlere.
Kahve;
*Bu sihirli meyve 11 yüzyıldır hayatımızda olan bir içecek.
*Otlayan keçiler tarafından bulunmuş.
*Sadece tropikal ortamlarda yetişir.
*Kiraza benzeyen bir meyvadır. Bu meyva dalından alındığında içi açılır içinde yeşildir.
Sonrasında ugun bir fırınlanma yapılarak nescafenin şuan içtiğimiz konumuna gelir.
*Kiraza benzeyen bir meyvadır. Bu meyva dalından alındığında içi açılır içinde yeşildir.
Sonrasında ugun bir fırınlanma yapılarak nescafenin şuan içtiğimiz konumuna gelir.
*Kavrulma derecesi o kahvenin tadını aramasını belirlermiş
*Kavanozlarda tükettiğimiz lezzetli NESCAFE ürünlerinin içerisinde sadece su ve kahve var.
*Kavanozlarda tükettiğimiz lezzetli NESCAFE ürünlerinin içerisinde sadece su ve kahve var.
*Orta düzey kahve tüketimi sağlık için faydalı.
*Tam bir Antioksidan kaynağı.
*Sağlıklı bir insanın tüketmesi gereken kafein miktarı kilo başına 4-5 miligram yani 60 kilo gelen bir insanın 300 miligram kafeini aşmaması gerekiyor bu da ortalama 3 fincan kahveye denk geliyor.
Kahvenin Tarihçesini anlatan bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim.
Kahve ile aldığımız bilgilerden sonra vücudumuzu kış mevsiminin etkilerinden korumak ve daha zinde kalabilmek için Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger ise bizlere, “Kışa Girerken İçten Dışa Kahve Etkisi” konusunda bilgiler verdi.
Yazın su tüketimimiz arttığı gibi kışın bunun aksine azalır. Fiziksel aktivitelerimiz de azalır. Mevsim geçişlerinde alerjik reaksiyonlar ve hastalıklar artar. Bu nedenle antioksidan açısından güçlü gıdalarla beslenmemiz gerekir. Bu beslenmeyi renklerle anlatmak gerekirse.
*Domatese KIRMIZI rengini veren likopen, bir çok kanser türüne karşı koruyucu güçlü bir antioksidandır. (Domates salçası, kurutulmuş domates, ketçap vb.)
*Nar, mürdüm eriği, çilek, böğürtlen gibi MOR-KIRMIZI meyveler çok güçlü antioksidan özelliği taşıyan flavanoidlerden zengindir.
*Antioksidan kaynağı maydanoz, roka, nane, tere, kivi gibi YEŞİL renkli sebze ve meyveler de C vitamininden zengindir.
*SARI-TURUNCU renkteki kayısı, hurma, havuç gibi meyve ve sebzeler Beta-karoten yani A vitaminin öncü maddeleri içermektedir; kuvvetli antioksidanlardır.
*Elma, armut, karnabahar, kereviz, turp, pırasa, soğan ve sarımsak gibi BEYAZ renkteki sebze meyveler antioksidan özellikteki ögeler sayesinde detoks diyetlerinin vazgeçilmezleridir.
*SİYAH erik, siyah üzüm antosiyaninlerden zengin birer güçlü antioksidandır.
* KAHVERENGİ’ye adını veren Kahve, içeriğindeki Polifenoller sayesinde kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir. Polifenol içeriği bakımından kahve’yi kakao izler.
Gelelim kahvenin güzelliğimize etkisine: Biyolog-Kozmetolog Pervin Bulgak kahvenin “dıştan içe doğru etkisi” nasıl oluyor örnekler ve reçeteler verdi bizlere.
- Kahvenin Yıllardır selülit yaptığını okuyoruz…
Ama kahve;
“selülit önleyici” ve “giderici” tedavilerde başrolde olan önemli bir hammaddedir
Selülit:bir dolaşım rahatsızlığıdır
Bu nedenle kahve taneciklerinin de bulunduğu evde hazırlanabilecek vücut maskesi selülit görünümünü yok eder
Kahveyi sadece içecek olarak değil,maske, peeling vecanlandırıcı bakımlarda da kullanabileceğinizi biliyor muydunuz
İnce taneciklere sahip NESCAFÉ klasik doygun aroması dışında siyah noktalardan kurtaracak önemli bir peeling malzemesidir. Tanecikleri ciltteki gözenekleri temizlerken içeriğindeki kafein sayesinde ciltte kan dolaşımı hızlanır ve parlak, taze bir cilt sahibi olmanızı sağlar
Vücut oksijen ile yaşar
Damarlarımızda hızlı kan akışı ve yüksek oksijen cilt kalitesini arttırır, gözenekleri sıkılaştırır, vücudu dirileştirir ve saçlara parlaklık verir
Bir kahve sohbeti size zengin bir sohbet imkanı sağlamakla kalmaz…
Kahve sağlık ve cilt güzelliği kaynağıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder